MÜŞRİK [ Ortak~Denk Sahibi ]


>>> MÜŞRİK (مشرك) KELİMESİNİN ANLAM ve MUHTEVASI <<< Müşrik ve şirk kelimeleri aynı kökten türemişlerdir. Şirk bir inanç biçimi, müşrik ise bu inancın mensubu olan kişiye denir. Adem (as)’dan günümüze kadar yaşamış olan insanların bu inanç üzerinde yani şirk içerisinde olduklarını ve bu bakımdan dolayı da müşrik olduklarını Kur’an’ın sarih ifadelerinden öğrenmekteyiz. Kaldı ki kavimlere gönderilen Peygamberler, Allah’ı (cc) inkar eden insanlara değil, O’nu kabul ederek inanmakla birlikte O’na ortak koşan müşrik insanlara gönderilmişlerdir. ‘’ Senden önce hiçbir Resul göndermedik ki ona: ‘’Benden başka İlah yoktur; şu halde bana kulluk edin” diye vahyetmiş olmayalım.’’ (Enbiya: 25) Bu ayette ki mesajdan, Allah’ı (cc) inkar eden değil, kabul edilen Allah’a, ilahlığında ortaklar tanıyan ve O’na kulluk etmeyen insanlardan bahsedildiği sonucu çıkmaktadır. Keza Allah’ı (cc) inkar eden kişiden, O’na ortak koşmadan kulluk etmesi beklenemez! Günümüz tağutları ve onların askerleri olan bel’am’lar, sahte din adamları, insanlara müşriğin Allah’ı (cc) inkar eden, O’nu kabul etmeyen kişi olduklarını, bunun da ancak ateistlik olduğunu anlatmaktadırlar. Fakat durum sanıldığı gibi değildir. Müşrik bir kişi namazda kılar, zekatta verir, oruçta tutar, Kur’an da okur vs… Müşrik kişiler genelde şirklerini, şirk olan amellerini İslam’a, Müslümanlığa dayandırırlar. Bu bakımdan Allah(cc) onları yalancı çıkartmakta ve Kendisine ortak koşarak, müşrik olarak ibadet edilmesi ile ilgili hiçbir delil indirmediğini, bunun tamamen insanlar tarafından uydurulan bir inanç olduğunu bildirmektedir. ‘’ Yoksa onlara bir kesin delil indirdik de, o delil, müşrik olmalarını mı söylüyor?’’ (Rum: 35) ‘’Bu, onların: ‘Ateş bize sayılı günlerin dışında dokunmayacaktır’ demeleri yüzündendir. Uydurmakta oldukları şeyler, onları dinleri hakkında yanılgıya düşürdü.’’ (Ali İmran: 24) Bir kişi nasıl Allah’a (cc) ortak koşarak müşrik olur? Bu sorunun cevabı kısaca şöyledir: Kişi, Allah’ın (cc) yalnızca Kendisi için vasıflandırdığı ilahlık sıfatlarından birisini veya birkaçını O’ndan başkasında da görerek, bu yetkiyi Allah’tan başkasına da vererek, bu özelliklere bir başkasının da haiz olduğuna inanarak müşrik olur. Örnek verecek olursak, Kur’an-ı Kerim de Allah’ın, yalnızca Kendisi için vasıflandırdığı bir ilahlık sıfatı da O’nun, kulları üzerinde egemen olması, kullarının hayatları ile ilgili tüm kanun ve yasaları belirlemesi, emretme ve nehyetmede, hüküm ve kanunda tek ilah olmasıdır. ‘’ Hüküm sadece Allah’a aittir. ‘’ (Yusuf: 40) ‘’ O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.’’ (Kehf: 26) ‘’Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O’na mahsustur.’’ (Araf: 54) Bugün bir takım insanlar Allah’ı, O’nun kanunlarını, meclislerinden azlederek bu yetkiyi kendilerinde görmektedirler. İnsanlara Allah’ın belirlemiş olduğu Kur’an ile değil, kendilerinin belirledikleri kanunlar ile hükmetmekteler. Bu; Allah’ın şeriatini (Kur’an’ı) devre dışı bırakarak, Allah’ın hükmünü, kanun ve yasalarını önemsemeyerek bu yetkiyi kendilerinde, meclis veya partilerinde olduğunu ilan etmenin en açık örneğidir. Allah’ın kanunları dışında her hangi bir kanuna boyun eğen, destekleyen, benimseyen, itaat eden her kişide, Allah’ı kabul ederek O’na ibadet etmesinin yanında, O’ndan başka edinmiş olduğu bir ilahın kanunlarına boyun eğip itaat ederek, sadece kanun konusunda Allah’tan başka ilah edinmesi anlamına gelir, buda şirktir ve sahibini müşrik konumuna sokar. ‘’ Eğer onlara uyarsanız şüphesiz siz de Allah’a ortak koşanlar (müşrik) olursunuz.’’ (Enam: 121) Allah’ın (cc) yalnızca kendisi için vasıflandırdığı ilahlık sıfatlarından biriside O’nun, dua edilen, sığınılan, medet umulan, tevbe edilen, hayır veya şer dokundurmaya tek muktedir olan olmasıdır. ”Allah ile beraber başka bir ilaha dua edip yalvarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun.” (Şura;213) ”Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa, bil ki onu, O’ndan başka giderebilecek yoktur. eğer sana bir hayır dilerse, O’nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur. (Yunus;107) ” Öyle ise ondan bağışlanma dileyin; sonra da O’na tevbe edin. Şüphesiz Rabbim yakındır ve dualara cevap verendir. ” (Hud; 61) ‘’ Tevekkül edenler yalnız Allah’a tevekkülde sebat etsinler.’’ (İbrahim: 12) Bu örnekleri ayetler ile çoğaltmak mümkün. Allah’ın (cc) bu ve bunlar gibi olan vasıflarını bugün vahdeti vücutçuların, tarikatların bunlara benzere birçok cemaatlerin şeyhleri (!), alimleri (!), önderleri kendilerinde de olduğunu, bu özelliklere kendilerinin de haiz olduğunu savunurlar. Örneğin zor durumlarda, sıkıntılı zamanlarda kendilerinin veya ölmüş olan salih insanlar diye adlandırdıkları bazı kişilerin ruhaniyetini yardıma çağırarak medet umulmasını, dua’yı, isteği kendilerine veya kabirlere edilmesini, insanların içlerinden geçirdiklerini bildiklerini, yanlarında olmasalar da onları gördüklerini , vb… Allah’ın bazı ilahlık vasıflarının kendilerinde de olduğunu savunurlar. Tabi bunu bu şekilde, yani Allah’ın ilahlık vasıfları bizde de var diyerek belirtmezler. Fakat Kur’an’dan biraz anlayan, onu okuyan kişilerin bunu ayırt edebilmeleri çok kolaydır. Bu gibi insanlara inanarak bu özelliklerin onlarda da olduğuna itikat etmek, yalnızca Allah’a yapılmasının gerekli olduğu bu ibadet eylemlerini Allah’tan başkasına da sunmak, Allah’a inanmanın, O’na ibadet etmenin yanında, O’na bu vasıflarında ortak koşarak şirk işleyerek müşrik olmak anlamına gelmektedir.’ Fakat onlar Allah dostu, onlar bizi Allah’a yakınlaştıran aracılardır’ diye bir itiraz olabilir. Öncelikle şunu belirtelim ki, Allah (cc) dostu kelimesi günümüzde en çok istismar edilerek tahrife uğrayan cümlelerden birisidir. ‘’Allah iman edenlerin dostudur…’’ (Bakara: 257) ‘’…Allah müminlerin dostudur’’ (İbrahim : 68) Görüldüğü gibi yalnızca Allah’ın istediği gibi O’na iman eden her kişi, O’nun dostu oluyormuş. Ayrıca böyle bir makam oluşturup da, o makama kurulmak hiç kimseye ait bir durum değilmiş! Allah’a yakınlaştırıyorlar kısmına gelince. Mekke müşriklerinin putlara dua etmelerinin, onlara yalvarmalarının sebebi, onları birer Allah (cc) dostları olarak görmeleri ve kendilerini Allah’a yaklaştırdıklarına inandıkları birer aracı olarak kabul etmeleriydi: ‘’ Dikkat et, hâlis din yalnız Allah’ındır. O’nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah’a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez.’’ (Zumer: 3) Mekke müşriklerinin şirklerinden biriside buydu. Onların Allah’a inanmaları, O’nu kabul etmeleri Müslüman olmaları için yeterli bir gerekçe değildi. O insanlarda da Allah’a yaklaşmak gibi güzel bir niyet vardı fakat bu niyetlerini, sâlih zatlar, Allah dostları! Diye isimlendirdikleri putları dualarında, yakarışlarında Allah ile kendi aralarına aracı koyarak, iyi niyetlerini şirk olan bir amel ile sunuyorlardı. Bu bakımdan müşrik sıfatını hakkediyorlardı. Allah’ın (cc) bir yardımcıya ihtiyacı yoktur. O bundan münezzehtir. Ayrıca Allah (cc) kullarına yakın olandır, onları işiten ve duyan, durumlarından haberdar olandır. ‘’ De ki: ‘Hamd, çocuk edinmemiş olan, hükümranlığında ortağı bulunmayan, düşkün olmayıp yardımcıya da ihtiyaç göstermeyen Allah’a mahsustur.’ O’nu gereği gibi büyükle.’’ (İsra: 111) ‘’ Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız.’’ (Kaf: 16) ‘’…Şüphesiz ki, Allah her şeyi işitendir, her şeyi görendir.’’ (Lokman: 28) ”Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.” (Bakara;186) Evet, özetleyecek olursak müşrik; Allah’a inanmak, O’na bir takım ibadet amellerini sunmakla birlikte, Allah’a (cc) ilahlık sıfatlarında ortak koşan, bu vasıfları O’ndan başkasında da gören kişilere denir. Ayrıca Allah’ın affetmediği en büyük suç, şirk’tir ve bu hal üzere ölen kişi asla cennete giremeyecektir. ‘’ Allah, kendisine ortak koşulmasını (şirki) asla bağışlamaz; ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah’a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır.’’ (Nisa: 116) ‘’…Çünkü O, kendisine ortak (şirk) koşana şüphesiz cenneti haram kılmıştır, onun barınma yeri ateştir. Zulmedenlere yardımcı yoktur.” (Maide: 72)

Ashab-ı Tevhid Facebook Kullanıcısı Tarafından Kullanılmaktadır. Misyonumuz; yer yüzündeki tüm insanların kullara kulluk etmelerini engelleyerek, yalnız Allah'a (cc) kul olmalarını sağlamaktır.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol